Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu Gerçekleştirildi

TBMM Başkanlığının katkılarıyla Marmara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi tarafından düzenlenen Tarih, Siyaset ve Ülkelerarası İlişkiler Bakımından Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu, 28-29 Eylül 2020 tarihlerinde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde düzenlenen sempozyumun açılış konuşmaları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop tarafından yapıldı.

Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu; “Geçmişten Bugüne Doğu Akdeniz  ve Deniz Hukuku”, “Uluslararası İlişkiler Bakımından Doğu Akdeniz ve Oniki Adalar”, “Uluslararası Deniz Hukuku: Sorunlar, ilkeler ve Çözümler” ve “Uluslararası Deniz Hukuku Bakımından Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Komşu Kıyıdaş Ülkeler” başlıklarıyla toplamda 4 oturum ile tamamlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan; Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu’nda yaptığı açılış konuşmasında, “Akdeniz’deki sorunları birbirimizi dışlayarak değil bölgedeki tüm aktörleri aynı masa etrafında buluşturarak çözebiliriz. Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin içinde adil şekilde yer almadığı hiçbir denklemden Akdeniz barışı çıkmaz” dedi.

Akdeniz’e dair konuların son dönemde birçok devletin ana gündem maddesini oluşturduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel siyasetin son birkaç aydır Akdeniz eksenli gelişmelerle şekillendiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası enerji şirketlerinin de devreye girmesiyle Doğu Akdeniz petrol ve doğal gaz jeopolitiğinin merkezine oturmuştur. Yapılan bazı araştırmalar bölgedeki çıkarılabilir doğal gaz miktarının 3,5 trilyon metreküpün üzerinde olduğuna işaret ediyor. Tüm Avrupa’nın yıllarca doğal gaz ihtiyacını karşılayabilecek bu rakam hiçbir ülkenin göz ardı edemeyeceği büyüklükte bir ekonomik güçtür. Son günlerde bazı ülkelerin provokasyonlarının arka planında işte bu ekonomik potansiyel vardır” dedi.

Akdeniz’de yapılan her hamlenin, atılan her adımın Türkiye’nin güvenliğine, hak ve menfaatlerine doğrudan etkisi bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin bölgeye yönelik ilgisini sadece enerji kaynaklarıyla sınırlamak sığ bir değerlendirme olacaktır. Her şeyden önce Türkiye bir Akdeniz ülkesidir. Biz burada tarih boyunca olduğu gibi bugün de misafir değil ev sahibiyiz. Dün 482. Yıl dönümünü kutladığımız Preveze Deniz Zaferi, Akdeniz’deki köklü varlığımızın en görkemli sembollerindendir. 1538 senesinde Barbaros Hayrettin Paşa’nın komutasında kazanılan bu şanlı zaferle Akdeniz’deki Türk hâkimiyeti tesis edilmiştir. İnsanlık tarihi boyunca pek çok medeniyete beşiklik etmiş bu coğrafya asırlarca sürecek bir barış, huzur ve istikrar iklimine kavuşmuştur. Literatüre Osmanlı barışı olarak geçen bu dönem aynı zamanda Akdeniz’in ticari ve siyasi bakımdan altın çağıdır. Bu asırlar Akdeniz havzasıyla beraber Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın da en huzurlu dönemidir” ifadelerini kullandı.  

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, açılışında konuşmasında, iki gün boyunca çok sayıda değerli akademisyen ve alanında yetkin isimlerin, Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz başlığı altında pek çok uluslararası hukuk ve siyaset konularını derinlemesine ele alacaklarını aktaran Şentop, onların ifade edecekleri fikirler ve ortaya koyacakları tezlerin Türkiye'nin sözüne katkıda bulunacağına, gücüne güç katacağına inandığını dile getirdi.

Ülke içindeki dar ve tüketici tartışmaların uzantılarıyla meşgul olan akademi dünyasının bilhassa sosyal alanlarda Türkiye'yi besleyecek yeni düşünce imkanlarını ve ufuklarını önlerine koyacak bir gayreti ortaya koymaları gereğini vurgulayan Şentop, "Halbuki siyasetin, hukukun, ekonominin, uluslararası ilişkilerin temel tezleri, ana tartışmaları ve geleceğe doğru esas istikametleri akademi dünyamızın güçlü veri ve tezleriyle şekillendirilebilirse çok daha kalıcı, etkili ve ufuklu olur.” dedi. Şentop ayrıca, uluslararası ilişkilerde ele alınacak her türlü sorun ve başlıkları birbirlerinden bağımsız olarak ele alınamayacağını söyleyerek, "Hele hele küreselleşen yeni dünyamızla sorunlar da tam manasıyla küreselleşmiştir. Dolayısıyla bu sempozyumda ele alınan ana meselenin, yani Doğu Akdeniz'in onu etkileyen ve şekillendiren tüm hadiseler ve süreçlerle ilgisini dikkatle anlamak hepimizin ortak derdi ve değeri olan Türkiye'nin geleceğine dair öngörülerimizi bu çerçevede ortaya koymak durumundayız." değerlendirmesinde bulundu.

Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar ise konuşmasında, “Doğu Akdeniz eski dünyada asırlarca doğu batı arasında iktisadi, siyasi, askeri, dini ve kültürel ilişkilerin harmanlandığı bir odak olmuş ve coğrafyalar arası dünya ticaret hacminin belki yarısından fazlası 17. yüzyıla dek bu havzada cereyan etmiştir. Bu özellikleri ile bölge uzun zaman boyunca kendisine komşu olan ve  olmayan ülkeler arasında hakimiyet mücadelesine konu olmuştur. Nihayet erken modern çağlarda Osmanlı Türkleri Doğu Akdeniz'de askeri hakimiyet kurarak eski ticaret yollarını güvence altına almış ve islam dünyası ile Avrupa arasında iktisadi faaliyetlerin kesintiye uğramaksızın devamını sağlamıştır. Doğu Akdeniz modern kapitalizmin doğuşuna kadar dünya ticaretindeki ağırlığını korumuştur. Yeni dünyanın keşfi ve yeni deniz ticaret yolları modern çağlara yaklaşırken Doğu Akdeniz’in dünya ticaretindeki nispi önemini kaybetmesine yol açmıştır. 21. yüzyıla girerken dünyada değişen küresel ve bölgesel konjonktür Doğu Akdeniz’i doğu-batı ve güney-kuzey aksı arasındaki belirleyici konumunu tekrar gündeme getirmiştir. Bu kadim coğrafyada yeni enerji kaynaklarının şimdilik mütevazı ölçüdeki keşfi ve keşif beklentileri Doğu Akdeniz'in jeopolitik açıdan tekrar bir hakimiyet mücadelesine sahne olmasına yol açmıştır. Bugün bölge yeni potansiyelleri ile birlikte  deyim yerindeyse ortaçağ ve erken modern çağlardaki önemini anımsatmaktadır.” sözlerini kaydetti.

 

HIZLI ERİŞİM